3 Ekim
Perşembe günü dünyanın saygın medya kuruluşları İran Devrim Muhafızlarının
Siber Komutanı Mücteba Ahmedi'nin öldürüldüğü haberini son dakika olarak geçti.
Vücudundan çıkan iki kurşun (birinin yakın mesafeden sıkıldığı belirlenmiş)
olayın bir suikast olduğu şüphesini güçlendiriyor.
Konuyla
ilgili dikkat çeken bir kaç not paylaşmak gerekirse, ilk olarak böyle bir
hadisenin ABD ve İran arasındaki gerginliğin son yılların en düşük seviyesinde
seyrettiği bir dönemde gerçekleştiğini söyleyebiliriz. İran'ın yeni ılımlı
lideri Hasan Ruhani ve ABD Başkanı Barack Obama bir telefon görüşmesi yapmış ve
nükleer krizin çözümü adına önemli bir adım olarak nitelenmişti.
İkinci ve
bence daha önemli bir durum ise, bu suikastın aslında siber alanın tıpkı kara,
hava, deniz ve uzay gibi bir savaş alanı olarak görüldüğünün tescil edilmesi ve
dikkate alınmasıdır. 'Siber dünyadaki tehditler abartılıyor mu?' sorusu hala
akademisyenler tarafından tartışılsa da, bazı güç gruplarının siber alanı ciddiye alarak
operasyon yaptıkları bu suikastle en güçlü şekilde onaylanmış oldu.
Üçüncü not: Suikastla
ilgili verilen haberlerde İran'ın hassas projelerde çalışan birkaç bilim
adamının daha suikastla öldürüldüğü bilgisinin hatırlatıldığını gördük. Ülkenin
balistik füze üretiminden sorumlu bilim adamı ile 5 nükleer uzman geçtiğimiz 6
yılda öldürüldü. Üstelik suikastların birkaçında tıpkı Ahmedi'nin öldürülmesinde olduğu gibi motosikletli saldırganlar görüldü. Fakat bu zamana
kadar İran'ın üst düzey bir askeri yetkilisine yönelik başarılı bir suikast
olmamıştı.
2013 yılının
başında NATO tarafından hazırlanan ve siber savaşın uluslararası hukuk boyutunu
ele alan Talinn Manuel'de devletlerin milli çıkarlarına zarar veren hackerları
öldürmesine meşruiyet tanıyan maddeler içerdiğini de burada hatırlatmakta fayda
var. Önde gelen uluslararası hukuk uzmanlarının hazırladığı bu kitabın bir bağlayıcılığı
olmasa da önümüzdeki on yıllarda bu alanda siber savaşla ilgili gelişmelere yön
vereceği muhakkak.
İranlı haber
kaynakları olağan şüpheli olarak diğer suikastlarda olduğu gibi İsrail'i
suçladılar. MOSSAD'ın Dubai'den Sudan'a kadar birçok yerde örtülü suikastlar
gerçekleştirdiği bilinen bir gerçek olsa da, bir iç hesaplaşma ihtimalinin de
göz ardı edilmemesi gerekiyor.
Tüm bunların
yanında üst düzey bir askeri yetkilinin bu şekilde suikastla öldürülmesi İranlı
komutanların nasıl korunduğu konusunda ciddi soru işaretleri doğurmakta. 2012
Ocak ayında öldürülen nükleer bilimci Mustafa Ahmedi Roşan arabasına konulan
bombayla, yani daha sofistike bir şekilde, öldürülmüştü.
Bir soruyla
ilk blog yazımıza son verelim. Ahmedi'nin öldürülmesi son günlerde dünya
çapında siber eylemlere imza atan Suriye Elektronik Ordusu'nun eylemlerini
nasıl etkileyecek?
Minhac bey yazılarınızı ilgiyle takip edeceğiz.
YanıtlaSil