2010 yılının mart
ayında Suriye Baas rejimine karşı başlayan halk hareketi sonrasında, Türkiye ve
Suriye arasındaki tüm ilişkiler aşamalı olarak kesildi. Siyasi krizin ardından
ekonomik faaliyetler büyük darbe yedi. 2-3 sene öncesine kadar birkaç katına
çıkan ticari hacim birden yerle yeksan oldu. Diplomatik temsil seviyeleri hızla
aşağı doğru çekilirken, bir süre sonra elçiler karşılıklı olarak başkentlere
çağrıldı.
Sonunda Türkiye rejime muhalif Suriye Ulusal Koalisyonu'nu Suriye halkının meşru temsilcisi olarak kabul edince Şam ile ilişkilerini bitirmiş oldu. Şu anda Türkiye'yi Suriye nezdinde, Şam'ın Soğuk Savaş yıllarından beri ideolojik yakınlık duyduğu Romanya temsil ediyor. (ABD'yi İran'da İsviçre Büyükelçiliğinin temsil etmesine benzer bir durum)
Sonunda Türkiye rejime muhalif Suriye Ulusal Koalisyonu'nu Suriye halkının meşru temsilcisi olarak kabul edince Şam ile ilişkilerini bitirmiş oldu. Şu anda Türkiye'yi Suriye nezdinde, Şam'ın Soğuk Savaş yıllarından beri ideolojik yakınlık duyduğu Romanya temsil ediyor. (ABD'yi İran'da İsviçre Büyükelçiliğinin temsil etmesine benzer bir durum)
Suriye ile iş yapan
tüccarlar mallarını satacak başka pazar arayışlarına girişirken, Şam ve
Halep'teki diplomatlarımızda başkente dönerek Suriyeli muhalifler ile seri görüşmelere
başladılar.
Ama henüz 'tüm
ilişkilerimiz bitti.' demek için erkenmiş, meğer.
Düzenlediği siber saldırılar
ile dünyanın gündemine hızlı bir giriş yapan Suriye Elektronik Ordusu hakkındaki bir araştırma Türkiye'de çoğu kesim tarafından bilinmeyen bir gerçeği ortaya
çıkardı. Suriye'nin internet
bağlantısını sağlayan 4 fiber optik hattından 3'ünün bağlantısı ülkenin Akdeniz
kıyısındaki kenti Tarsus üzerinden ve denizin altından, kalan 1'i de Türkiye üzerinden
temin ediliyor. Bu durumun halen devam ettiği de gelen bilgiler arasında.
Kemal Unakıtan'ı hatırladınız mı? |
Böyle bir durum hakkında farklı yorumlarda bulunulabilir. Suriye'nin
internet akışında söz sahibi olmak Türkiye'nin elini güçlendirdiği gibi akışı
yönlendirme ve manipule etme imkanı da sağlıyor. İkinci olarak, Suriye Elektronik
Ordusu, muhalifleri açıktan desteklemesine rağmen Türkiye'ye yönelik 'bilinen'
bir saldırıya girişmedi. Halbuki Katara ve ABD'ye ciddi zarar verebildi. Bunun
arkasında fiber optik kablolarının Türkiye'den geçmesinin payı var mıdır?
Bu arada belirtmekte fayda var. Suriye'nin internet
bağlantısında Türkiye'nin önemi sadece fiber optik hattının sınırları
içerisinden geçmesiyle sınırlı değil. Türk Telekom Hong-Kong merkezli PCCW
şirketi ile birlikte Suriye'nin iki ana internet sağlayıcısından biri
durumdadır. Telecom Italia ve TATA da ilave kapasite sağlamaktadır.
Refik Hariri'nin öldüğü araç |
Suriye ile
ilişkilerimizin 'alttan' devam etmesinin yanında olayı daha ilginç hale getiren
bir ayrıntı daha var. Malumunuz Türk Telekom'un yüzde 55 hissesi 2005 yılında
cumhuriyet tarihinin en büyük özelleştirme hamlesiyle Lübnan kökenli bir şirket
olan Oger Telcom'a satıldı.
Saad Hariri |
TürkTelekom'un
özelleştirilmesinden 6 ay önce Lübnan'ın başkenti Beyrut'ta tüm dünyayı sarsan
bir olay yaşandı. Lübnan'ın Sünni Başbakanlarından Refik Hariri bombalı suikast
ile öldürüldü. Suikastın arkasında Hizbullah ve Suriye Gizli servisinin olduğu
ortaya çıktı fakat hukuki süreç bir türlü başlatılamadı. 2004'de istifa
etmesine rağmen ülkedeki Sünnilerin temsilcisi kabul edilen Hariri aynı zamanda
çok büyük bir ekonomik imparatorluğun da sahibiydi. Şirketleri arasında Türk
Telekom'u satın alan tamamı Hariri ailesine ait Oger Telekom da bulunuyordu.
Lübnan'daki Sünniler,
Suriye'deki Şiilerle çarpışırken ülkenin en büyük Sünni gücü Esad rejimine
internet sağlamaya devam ediyor. Üstelik bunu Baas rejiminin sonun gelmesini en
çok arzulayan ülkelerin başında gelen Türkiye'deki bir şirketin alt yapısını
kullanarak yapıyor.
Napolyon haklı mıymış?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder