Şayet kendisi dershane tartışmasının bu kadar şiddetli
yaşandığı bir dönemde Milli Eğitim Bakanı olmasaydı muhtemelen Nabi Avcı Bey
arkasında bıraktığı akademik makaleler ve birkaç hoş anı ile hatırlanacaktı.
Lakin, öyle olmadı. Bilerek ya da bilmeyerek dershane
tartışmasının merkezindeki birkaç insandan biri oluverdi Nabi Bey. Tüm bu
gürültü patırtı arasında sanırım kimsenin aklına gelmedi ama Nabi Bey'in Enformatik Cehalet isimli fevkalade
güzel bir kitabı bulunuyor. Yeni baskısı bulunmadığı için bir sahafta bulduğum
1990 baskılı kitabı altını çizerek ders çalışır gibi okumuştum zamanında. Bu
hafta içerisinde dershaneler ile ilgili Milli Eğitim Bakanlığının basın
toplantısına dershanelerin kapatılmasını şiddetle karşı çıkan medya organlarına
mensup habercilerin diğer meslektaşlarıyla aynı şartlarda toplantı hakkında
bilgilendirilmemiş olması, Nabi Bey'in kitabındaki Basın Özgürlüğü, Basın Sorumluluğu başlığını taşıyan bölümü
hatırlattı. Okuduk bir daha ders aldık. Paylaşalım istedik:
Gelişmiş ve gelişmekte olan
ülkelerde basının özgürlüğü ve sorumluluğu arasındaki sınır konusunda güçlü
görüş ayrılıkları vardır. Sömürgelikten yeni kurtulmuş, hassas politik yapılara
sahip bir çok genç ülke çoğunlukla serbest seçimler sonucu kurulmuş ya da kendi
kültürel sistemlerince uygun görülmüş yönetimlere sahip değildir. Bu yönetimler ekonomik, toplumsal ve
siyasi kurumları oluşturmanın yollarını ararlarken kendilerini ülke basınına
serbesti tanıyacak kadar güçlü hissetmiyorlar. Kurumların
kuvvetli olduğu ve ekonominin bağımsız bir basını destekleyebildiği yerlerde,
hükümetler ve basın arasındaki ilişkileri yönlendirici kuvvetler çok farklıdır.
Batılı sistemler, Amerikada'ki Watergate tecrübesinin gösterdiği gibi
eleştirilere karşı koyacak kadar olgun ve güçlüler; Üçüncü Dünya ülkelerinin ise bu
kadar güçlü oldukları söylenemez.
Yazının bundan sonraki kısmıında küresel ölçekli kuzey-güney
eşitsizliğine değindikten sonra şöyle bir tespit de bulunuyor Nabi Bey:
Gelişmekte olan ülkeler Birleşik Devletlerin ve
batılı ülkelerin şiddetle savundukları serbest haber akımı yerine, serbest fakat dengeli bir haber akışında
ısrar ediyorlar.[1]
Nabi Bey'in isabetli bir şekilde ifade ettiği gibi kendine
güveni tam olan ülke yönetimleri herhangi bir kapris içerisine girmeden
ülkelerinde bağımsız basının gelişmesinin önünü açar. Haber kaynaklarının
çeşitlenmesi için herhangi bir engel koymazlar. Eğer Türkiye hala
sömürgecilikten yeni kurtulmuş özgüveni yerlerde sürünen bir ülke olarak
davranmaya devam ederse, MEB bürokratları da bakanlarının tabiriyle 'serbest fakat dengeli haber akışında ısrarda
' ısrar etsinler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder